BahisForum
New member

Trendyol Süper Lig'in 24. haftasında liderlik koltuğunda oturan Galatasaray, deplasmanda Çaykur Rizespor'u 2-1 mağlup etti. Spor yazarları, Çaykur Rizespor-Galatasaray maçını değerlendirdi.

Osman Şenher: "Kırılma-kader maçı" Galatasaray bütün oynayacağı maçlarda dün gece yaşadığı sıkıntıyı çekecek. Süper Lig’de kolay yenilecek bir rakip yok. Rize ise maç başına Süper Ligin en çok koşan takımı... Zaten 6 maçtır sahasında yenilmiyor. Buraya gelip, deplasmanda galip gelmek kolay bir iş değil... Hoca da ille “üç stoperle oynayacağım” dememeli. Aynı şekilde Lemina’nın Torreira’nın yanına gelmesi Sara’nın Mertens’in yerine forvet arkasına geçmesi takımı rahatlatıyor. Ama burada Barış Alper, Ahmed Kutucu’nun daha aktif olmaları gerekir. Bundan sonraki maçlar AZ Alkmaar ve Fenerbahçe derbisi. Bu tempo iki maça da yetmez. Bunu kesin söylüyorum. Takımın geçen seneki hırsı, isteği, arzusu yok. Son 10 dakika her şeyini ortaya koyarak bir maç kazanırsın, iki maç kazanırsın ama devamını getiremezsin... Sonuçta zorlansa da ecel terleri dökse de Galatasaray’ın böyle kritik bir deplasmanda üç puanı alması başarıdır. (MİLLİYET)

Banu Yelkovan: "6 puan değerinde bir galibiyet" Son haftalardaki genel form düşüşüne, ligde Adana Demirspor’un sahadan çekilmesiyle başlayan anlamsız tartışmalar ve Avrupa’da AZ Alkmaar karşısında alınan moral bozucu yenilgi eklenince, Galatasaray başlangıçta şaka olarak tekrar edilen, sonrasında 40 kez söylenince gerçekleşen kehanete dönen ‘sezonun en önemli maçı’ havasında çıktı Rizespor karşısına. Kendisinden önce oynayan rakibinin puan farkını yeniden 3’e düşürmesi üzerindeki baskıyı artıran bir başka unsurdu kuşkusuz. Maçın maksimum puan değeri hiç değişmez şekilde her zaman 3 olsa da, bazı maçların 6 puanlık önem ve anlam taşıdığı gerçekti. (HÜRRİYET)

Bülent Timurlenk: "İnadı bırakmalı" AZ Alkmaar'dan 4 gol yerken üçlü defans ile çıkıyor, maç öncesinde 'ilk 11'im sızdı' diye serzenişte bulunuyorsun ama dün Rize'de ev sahibinden 32 dakika önce resmi sitenden kadronu ve dizilişini duyuruyorsun. Sezon başından beri oynayacağım dediğin üçlü defans, İcardi ile Osimhen'i birlikte kullanmak ise Arjantinli sezonu kapatmış, aldığın Morata da bir ay sakatlanmış. Bu ısrar niye? "Ben transfer yapamadım, stoperi de ben alayım" diye başkana giden Hatipoğlu'na kim Cuesta'nın ismini vermiş, scout ekibi mi, oynamayan adamı teknik ekip mi izlemiş yoksa Davinson'un referansı mı yetmiş…

Okan Buruk, Galatasaray'ın en formsuz ismi. 2025 yılında daha hiç iyi futbol oynamayan takımıyla Hollanda yolculuğundan iki gün önce partileyen teknik adamın, takımına 4 gollü hezimetin faturasını Rize'ye kesmelerini söylemesi ve buna göre kadro kurması gerekiyordu. Dün ilk yarıda isabetli şutu olmayan G.Saray, Sowe'un topu direkten dönmese soyunma odasına geride gidebilirdi. Mertens-Cuesta çıkmalı, takım dörtlüye dönmeliydi, Buruk en azından bunun için 60'ı beklemedi. Hazır olmayan Lemina son yarım saatte orta sahayı toparlayan, 2. golde de topu Osimhen'e aşırtan adamdı. G.Saray teknik heyeti yatsın kalksın Osimhen'e, ilk maçında verimli oynayan Frankowski'ye ve son topta Muslera'ya dua etsin. Futbolda dün yok. Buruk, inatlarından vazgeçmeli. 3 puanın derbiye yansıması elbette olacak ama takım, armanın da formanın da hakkını vermeli… (SABAH)

Tunç Kayacı: "Osimhen'in inadı" Açıkçası bu tür maçları kazanmak için sadece mücadele yetmez, inisiyatif almak gerekir. Rizespor karşısında Galatasaray’daki en büyük eksik buydu ama Osimhen, yenilgiyi kabul etmeyen inadıyla Rize’de altın değerinde bir 3 puan getirdi attığı 2 golle takımına. Derbi öncesi galibiyet güzel ama herkesin aklında bir soru var: Bu futbol derbiye yeter mi?

Galatasaray, Rize’de Alkmaar maçının etkisinden kurtulamadığı bir ilk yarı oynadı. Ancak etkilenen sadece oyuncular değildi. Okan Buruk, bizim gibi izledi ilk 45 dakikayı. Özellikle Mertens ile başlamasıyla adeta takımını 10 kişi oynattı. Yere göğe konulmayan Sara, kaçak ve korkak futboluyla saç baş yoldurttu. İlhan Palut önce durdurup sonra vurmayı hedeflemiş ve bunu da ilk yarıda büyük ölçüde başardı. Sowe ile gole çok yaklaştı. Açıkçası temposuz, baskısız, ne yaptığını bilmeyen, isteksiz bir Galatasaray vardı.

Banu Yelkovan: "6 puan değerinde bir galibiyet" Son haftalardaki genel form düşüşüne, ligde Adana Demirspor’un sahadan çekilmesiyle başlayan anlamsız tartışmalar ve Avrupa’da AZ Alkmaar karşısında alınan moral bozucu yenilgi eklenince, Galatasaray başlangıçta şaka olarak tekrar edilen, sonrasında 40 kez söylenince gerçekleşen kehanete dönen ‘sezonun en önemli maçı’ havasında çıktı Rizespor karşısına. Kendisinden önce oynayan rakibinin puan farkını yeniden 3’e düşürmesi üzerindeki baskıyı artıran bir başka unsurdu kuşkusuz. Maçın maksimum puan değeri hiç değişmez şekilde her zaman 3 olsa da, bazı maçların 6 puanlık önem ve anlam taşıdığı gerçekti. (HÜRRİYET)

Uğur Meleke: "Alkmaar maçına dörtlü savunmayla başlanmalı" Galatasaray son 4 maça (Gaziantep, Adana, Alkmaar, Rize önünde) üçlü savunmayla başladı. Yarım kalan Adana maçını saymazsak, hepsini dörtlü savunmayla bitirdi. Alkmaar maçına Cuesta üçlünün sağında başladı. 40’ta dörtlü savunmanın sağ beki oldu. 46’da dörtlü savunmanın merkezine döndü! Dün Galatasaray maça yine bir türlü üzerine tam uymayan 3-4-1-2 formasyonuyla başladı. İlk yarı organizasyondan tamamen uzaktı. Dağınıktı. Şaşkınlar grubuydu. 46’da Cuesta’yı çıkarıp 4-4-2’ye, 60’ta da Ahmed/Lemina değişikliğiyle 4-3-3’e döndü. Şaşkınlık azaldı, tempo arttı ve bu ligin üzerinde bir oyuncu olan Osimhen’le 3 puan geldi. (HÜRRİYET)